23.4.12

Afrikalı Leo, Amin Maalouf

Ve size layık yöneticileriniz olacak...

..Bir insan ister akıl, ister altın yönünden varsıl olsun, bunlardan yoksun olanlarla konuşurken çok dikkatli olmalıdır...

....Yaşam ölümle anlam kazanıyor, günün anlamı olması için gece,konuşmanın anlamı olması için sessizlik, barışın anlamı olması için savaş gereklidir...

Bir toplum en güçsüz bireyini yalnız bıraktığı anda dağılmaya başlar...

Ölüm, Aristotales

Ölüm yaşamdan daha belirgindir.
Ölüm yaşamdan daha kesindir.

Yaşam belirsizdir;oysa ölüm,
belirgin ve kesindir.

Hep bir süreç olan yaşam, ölüm anında,
sonunu değil, sonucunu bulur: 
Ölüm, yaşamın sonucudur
-kişinin nasıl bir yaşam yaşadığı, öldüğü ölümden bellidir.-

Ölümü bilen, onun bilincinde olan bir yaşam,
yaşam sürecinin her anında ölümü yaşama katarak,
yaşamı bilinçli kılar-ölümüyaşamdan koparmadan,
ama ölümün yaşamı kaplamasına da izin vermeden,
ölümü, her an yaşam kılar.

Mut(suz) / Cemal Süreya

Kim istemez mutlu olmayı
Ama mutsuzluğa da var mısın?

Xsentius, Mezar Yazısı

Gürültü patırtının ortasında sükunetle dolaş; sessizliğin içinde huzur bulunduğunu unutma. Başka türlü davranmak açıkça gerekmedikçe herkesle dost olmaya çaliş. Sana bir kötülük yapıldığında verebileceğin en iyi karşılık unutmak olsun, bağışla ve unut. Ama kimseye teslim olma. İçten ol. Telaşsız, kısa ve açık seçik konuş. Başkalarına da kulak ver. Aptal ve cahil oldukları zaman bile dinle onları; çünkü, dünyada herkesin bir öyküsü vardır. Yalnız planlarının değil, başarılarının da tadını çıkarmaya çalış. İşinle ne kadar küçük olursa olsun ilgilen. Hayattaki dayanağın odur. Seveceğin bir iş seçersen yaşamında bir an bile çalışmış olmazsın. İşini öyle sev ki, başarıların bedenini ve yüreğini güçlendirirken, verdiklerinle de yepyeni hayatlar başlatmış olacaksın.

Zordur Paslı Bir Kilide Anahtar Olmak

“Şiire, aşka, ölüme inanıyorum, dedi
İşte bu yüzden ölümsüzlüğe inanıyorum
Bir dize yazıyorum,
Dünyayı yazıyorum; ben varım; dünya var”
Yannis Ritsos

İz bırakan, izi sürülen ne varsa “yalnızlık gibi geçiyor odalardan.” (s. 11) Bu yalnızlık bazen ürperti yaratıyor bazen de peşinden sürüklüyor. Sokaklar, evler, feri sönmüş lambaların baktığı masalar… Gittikçe daralırken mekân; büyüyor birikenler, büyüyor öz, insan kalbine sığamıyor. Belki de bu yüzden kalbine batırdığı iğneyle konuşuyor Çiğdem Sezer. Eğildikçe içine, kuyu derinleşip dipsizleşiyor. Çünkü bu yeni dünya, bu çağ insanı tüketiyor. Elde ettiklerinin esiri yapıyor. Tüm bunları gözlemek, hissetmek ve herşeye karşın direniş göstermek bazen ağır bir yük haline geliyor. Çünkü mevcut toplumsal yapı, duyarsızlık, ayrımcılık gün geçtikçe şiddetini artıyor. Unutuluyor paylaşmak, birlik olmak, çoğalmak. Bu yapıyı hırsla, bireysellikle, bencillikle besleyip mutsuzluk girdabına düşüyor insanlar. Sonuç: “kimsenin kimsesi yok uyuyorlar / antidepresanlar krallığında / kuştüyü yastık düşleri görüyorlar.” (s. 11)

Son Kuşlar-Sait Faik Abasıyanık

... Vaktiyle, bu adaya bu zamanda kuşlar uğrarlardı. Cıvıl cıvıl öterlerdi. Küme küme, bir ağaçtan ötekine konarlardı.
İki senedir gelmiyorlar. Sonbahara doğru, birtakım insanların çolukçocuk, ellerinde bir kafes adanın tek tepesine doğru gittiklerini görürdüm. İçim cız ederdi. Büyüklerin ellerinde, birbirine yapışmış pislik renginde acayip çomaklar vardı.

20.4.12

ALEVİ-BEKTAŞİ KRONOLOJİSİ

570 Hz. Muhammed'in doğumu (20 Nisan 571)
609 Hz. Fatıma'nın doğumu (18 Ocak)
621 Mirac olayı
622 Hicret
622 Hz. Muhammed'in Hz. Ali ile Musahib olması
623 Hz. Ali'nin Hz. Fatıma ile evlenmesi
624 İmam Hasan'ın doğumu (11 Nisan)
625 İmam Hüseyin'in doğumu (25 Şubat)
632 Peygamber veda konuşmasında yerine Hz. Ali'yi atadı (23 Şubat)

18.4.12

CEM

Aleviliğin temel ibadeti “Cem” dir. Alevi Cemleri daha çok hasat döneminden sonra yapılır. Cemlerin cuma akşamları yapılması gerekir. Cuma akşamı Alevilerce perşembe akşamına verilen addır. Alevi Dedeleri talipleri köylerde ziyaret ettiğinde Cem yapılacağı duyurulur. Ceme katılacak olanlar yanlarında niyaz veya lokma adı verilen yiyecekler getirirler. Cemler büyük evlerde yapılır. Dede cem yapılacak yerin başköşesinde bulunan posta oturur. Cemde Oniki hizmet vardır. Bu oniki hizmetin sahipleri şunlardır:

Ayin ve Merasimler (Muharrem,Hızır Orucu, Cemler)

Her toplumun önemli anma ve toplanma günleri bulunmaktadır. Alevilerin de böyle kutsal ibadet ve bayram günleri vardır. Cemler düzenli olarak yapılan ibadetlerdir. Cemlerin yanısıra Sultan Nevruz, Muharrem Orucu, Hızır Orucu, Hıdırellez, Kurban Bayramı, Abdal Musa Lokması da Alevilerin önemli günlerindendir. Ramazan'da üç gün veya isteğe bağlı olarak oruç tutulur. Bakara suresi gereğince Ramazan ayı oruçlu geçirilir. Şimdi sırasıyla bunlar üzerinde duralım:

İlkbaharın başlangıcı ve Hz. Ali’nin doğumu sayılan Nevruz (21 Mart) akşamı Sultan Nevruz olarak adlandırılır ve Cem yapılır.

Eline, Diline, Beline, Hakim Olmak (EDEB)

Eline, diline, beline hakim olma kuralı Alevilerin yaşamları boyunca uymaları zorunlu ahlak sisteminin adeta simgesidir. Eline bağlı olmak, elinle koymadığını almamak, diline bağlı olmak gözünle görmediğini söylememek ve beline hakim olmak haram olan cinsel ilişkiye girmemektir. Bu kural Alevi toplumunun çok güçlü ahlak sisteminin özetidir ve Alevi Yolu Dedelerimizin deyimiyle “kıldan ince, kılıçtan keskindir”. Yolun bu kurallarına uymayanlar düşkün sayılırlar. Düşkünler toplumdan soyutlanırlar, işledikleri hatanın durumuna göre değişik şekillerde cezalandırılırlar.

Oniki İşlek

  1. Evvel kendi özünü hassas etmektir
  2. Marifet tohumunu ekmektir
  3. Şefkat beslemektir
  4. Rıza eteğini tutmaktır
  5. Hikmet sıfatını sem etmektir
  6. Özünü hizmet hürmetin saklamaktır
  7. Özünü mukarribiyle hudetmektir,
  8. Özünü sabır ehline vermektir
  9. Muhabbet kilesiyle ölçmektir
  10. Takva değirmeninde özünü arındırmaktır
  11. Su ile yuğurulmaktır
  12. İradet tennurunda pişmek ve ihlas sofrasına girmek , özünü dervişlere ve fukaralara sarfetmektir.

Oniki Şart

  1. Cömertlik
  2. Mutluluk
  3. İbret
  4. Gayret
  5. Sohbet
  6. Mürüvvet
  7. Şefkat
  8. Şefkat
  9. İkram
  10. Tevella
  11. Teberra

4 KAPI 40 MAKAM

Dört Kapı şunlardır:
  1. Şeriat
  2. Tarikat
  3. Marifet
  4. Hakikat
40 Makam ise sırasıyla şöyledir;

Üçler, Beşler, Yediler, Kırklar.

Üçler: Hz. Allah, Hz. Muhammed ve Hz. Ali’dir.

Beşler: Hz. Muhammed, Hz. Ali, H. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’dir.

Yediler: Bunlar yedi ulu aşıklardır: Hatayi, Nesimi, Fuzuli, Kul Himmet, Virani, Yemini ve Pir Sultan Abdal’dır.

Kırklar : Alevi inancına göre kırklar, Tanrının ruhları yarattığında yaratılan, her devir ve zamanda yeryüzünde bulunduklarına inanılan ermişlerdir. Bu kırk ermiş dünyanın çeşitli zamanlarında insan suretinde yeryüzüne gelmişler, ölümlerinden sonra da değişik donlarda(başka kimlikte) yaşadıkları ve dünya durdukça da yaşayacakları kabul edilmektedir. Kırkların 23’ü erkek 17’si kadındır. Hiçbir kaynakta kırkının isimleri bulunamamaktadır.

14 Masum-u Pak

Muhammed Ekber
Abdullah b. İmam Hasan
Abdullah b. İmam Hüseyin
Kasım
Zeynelaba
Kasım b. Zeynel-abidin
Ali Eftar
Abdullah b. İmam Cafer Sadık
Yahya el-Hadi
Salih
Tayyib
Cafer b. Muhammed Taki
Cafer b. Hasan Askeri
Kasım b. Muhammed Taki

12 İmamlar

İmam Ali
İmam Hasan
İmam Hüseyin
İmam Zeynel Abidin
İmam Muhammed Bakır
İmam Cafer Sadık
İmam Musa Kazım
İmam Ali Rıza
İmam Muhammed Taki
İmam Ali Naki
İmam Hasan Askeri
İmam Mehdi

17 Kemerbest

1: Selman-ı Farisi: 150 yaşında iken Medayin’de eceliyle Hakk’a göçmüştür.

2: Muhammed ibn-i Ebu-bekir: ebubekir’in oğludur. Mısır Valisi iken başkaldırı sırasında , Muaviye ibn-i Medih tarafından şehit edilmiştir.

3: Malik-i Ejder: Muaviyenin gönderdiği zehirli bal ile konuk olduğu evin sahibi tarafından zehirlenerek şehid edilmiştir.

16.4.12

Yunus Emre

Çok mal haramsız, çok söz yalansız olmaz. Cümleler doğrudur sen doğru isen,
Doğruluk bulunmaz sen eğri isen. Ete kemiğe büründü, Yunus deyu göründü. Yaratılanı hoş gör, Yaradan'dan ötürü. İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir, sen kendin bilmez isen, ya nice okumaktır. Ölümden ne korkarsın, korkma ebedi varsın. Aşık olamayan adem benzer yemişsiz ağaca. Türlü türlü cefanın adını aşk koymuşlar. Aşk aşıkı şir eder, aslanı zencir eder, katı taşı mum eder Dervişlik baştadır, tacda değil. Kızdırmak oddadır, sacda değil. Benim uçmak neme gerek, hergiz gözüm ona bakmaz. Cennet cennet dedikleri, birkaç köşkle birkaç huri. İsteyene ver onları, bana seni gerek seni...

13.4.12

3 SÜNNET-7 FARZ


3 Sünnet:


1-Kelime-i Tevhid: La İlahe İllallah (Allah'tan başka tanrı yoktur)
2-Gönlünden kibri, pisliği, çirkeflikleri atmak.
3-Talip bin olsa da, bir gibi oturup bini söyler. (Sözü de özü de bir olmak, tevhid ile çelişmemeli yani)

''Bektaşiliğin sınırlarını çizdiği 3 sünnet 7 farz, Aleviliğin temel taşlarından biridir. Alevi Can'ın, Talip olabilmesi için  bu 3 sünneti öncelikle yapması gerekmektedir.''

İman'ın Şartları

Alevilik'te İman'ın Şartları şunlardır:

Allaha iman, O'nun gönderdigi (bütün) kitaplara iman, O'nun meleklerine iman (melekler, bize anlatıldığı gibi şeffaf kanatlı yaratıklar değildirler; Allah'ın güç ve kuvve'leridir.) Ahiret gününe iman, Tevella ve Teberra'ya (Muhammed Ali dostunu dost bilmek, Muhammed Ali düşmanından da uzak durmak) imandır. Bunlar İman'ın temel şartlarıdır.

Ahiret


Hakk'a yürüdükten sonra, sorgu sualden geçtikten sonra (ahiret sorgusu), ruhun devriyesinin devam etmesine (ruh kemaletini, kendisini, tekamülünü tamamlayincaya kadar devam edecektir) inanılır. Yani hesap verildikten sonra, bir de ruhun kendisini tamamlaması sürecine kadar devam edecektir.

Salavat


ALLAHÜMME SALLI ALA SEYYIDINA MUHAMMEDIN VE ALA ALI.

Kaza ve Kader


Açıklamalarımızın havada kalmaması için önce Kader nedir, onu tanımlayalım.

Kader: Geçmişte ve gelecekte yaşayacağımız/yaşadığımız kaçınılmaz olaylardır.

Örneğin, ölmek kaçınılmaz bir kaderdir. Ayrıca doğum, yaşlanmak, yaradılış, vb olgular herkesin yaşayacağı kesin sonuçlardır. Mantık ve bilimsel temelde düşünecek olursak, bunu herkes kabul eder, değil mi?

Peki günümüzde bilinen kader anlayışı neden bu denli çarptırılmıştır?

'Gadir Hum' Olayı


Hz. Muhammed (s.a.v) 'e Allah tarafından, Vahiy yoluyla tebliğinden sonra (hicret dönüşüne tekabül eder) Gadir Hum denilen yerde, Hz. Ali'yi, Allah'ın emriyle kendisinden sonraki halife olduğunu oradaki müslümanlara tebliğ etmiş ve Hz. Ali (r.a) imam sıfatını kazanmıştır.
Fakat, tüm dünyanın çok iyi bildiği gibi Hz. Ali (r.a), Hz. Peygamberin ölümünden sonra halife olamamış, çok daha sonra Hz. Ali (r.a) halife olabilmiştir.
İlk üç halife dönemi ise, Hz. Ömer'in 'Allah'ın emrine rağmen', halifeliğin seçimle olması gerektiğini öne sürmüş ve seçimleri kazanarak sırasıyla halife olmuşlardır.

Peki neden Allah'ın emrine uymayarak, bu kişiler halife olmuş ve insanlar göz yummuştur?

Aleviler neden namaz kılmazlar?

Makalenin gidişatı açısından öncelikle şu açıklanmalıdır, Aleviler, sabah, öğle ve akşam olmak üzere Niyaz ederler ve bakın 'Namaz' kelimesi neyin tekabülü ona bakalım:

''Namaz'' kelimesinin kökenini incelediğimizde Farsça bir kelime olduğu dikkate çarpacaktır. Alevilik inancına göre; Hz. Muhammed (s.a.v) ve Ehlibeyt'i 'günümüzde ki ritüellerle' ibadet etmezlerdi. 'Salat' ederlerdi. 'Salat' kelimesi Arapça kökenli olup, ''rahmetle dua etmek'' anlamına gelmektedir. Hz. Peygamber ve Ehlibeyt'i, Salat'larını yani duazlarını aşağıda ''NİYAZ'' başlığında belirttiğimiz üzere yapmışlardır.
Namaz olgusu, Abbasiler döneminde Caferil Mensur'un o zamanın kendi taraftarı alimlerini toplayıp, icimai ümmet heyeti tarafından ''namaz ritüellerini''oluşturmuş ve günümüze kadar gelmiştir.

Hz. Ali, lansedildiği gibi camii'de(!) öldürülmemiştir!

Alevilik nedir, Bektaşilik nedir?


''Her Bektaşi, Alevidir; lakin her Alevi, Bektaşi değildir.'' Bektaşilik, kaynağını Pir Hünkar Hacı Bektaş Veli tarafından (örn: 4 kapı 40 makam) alıp, Pir Balım Sultan ile sistemleştirilen bir Alevi Tarikatıdır.

Alevilik-Bektaşilik ile ilgili dini ritüelleri bir kenara bırakıp, aralarındaki fark(!) nedir, ona bakalım:

*Alevilik'te musahiplik zorunlu iken, Bektaşilik'te zorunlu değildir.
*Alevilik'te dini önderler 'soy'dan gelirler, Bektaşilik'te belirli bir aşamadan sonra dini vasfı (Dedebaba, Çelebi, Baba, Halife) alınır vb...
..
PS: Şahsi kanaatim, tıpkı Hz. Mevlana'nın Hakk'a yürümesinden sonra gelen dervişlerin 'Mevlevilik' gibi bir tarikati oluşturup rant sağladıkları gibi, Hz. Hacı Bektaş için de bu yine aynıdır. Öz itibariyle Hz. Hacı Bektaş'a yakıştırdıkları masum görünse de, aslı yansıtmamaktadır.

8.4.12

Şeriat / Tarikat / Hakikat

Hz. Pir 
Şeriatte, bu senindir, bu benim,
Tarikatte, hem senindir, hem benim,
Hakikatte ne senindir, ne benim…

Hz. Pir Hünkar Hacı Bektaş Veli


Abdal, Hak’ka hayran olandır.
Adâlet her işte, Hak’kı bilmektir.
Âdem suretinde olan herkes, Âdem değildir.
Âdem’in Âdemliği; akıl, hayâ ve ilim iledir.
Âlimlere ve kendini bilenlere, alçak gönüllülük yaraşır.
Allah ile gönül arasında perde yoktur.
Ara, bul.