15.8.12

Radio Tiyatrosu / Suç ve Ceza

I. ve II. Bölüm (Dinle)

Açlık Günlerinde Allah'ın Yüzü

“Açlık günleri” demek olan oruç ile “Yeryüzünde 1 milyar insan hangi suçundan dolayı aç?” sorusu arasında bir bağ kuramayan ve ‘Ne alaka, kel alaka’ vaziyetleri ile karşılayan ‘yurdum insanı dindarına’ ne demeli?
Dindâr mı demeli dini-dâr mı demeli?
Ona mı, kendime mi yanmalıyım?
Acaba Kur’an’ın indirilmeye başladığı ay olan Ramazan ayının tümüyle“açlık günleri” ilan edilmesinin amacı ne olabilir?
Acaba “Açlık günleri (oruç) sizden öncekilere de farz kılındı” ayeti nasıl bir insanlık ve tarih okuyuşunun ve bilincin ifadesidir?
Kur’an’da keffâretlere öngörülen ‘boyunduruk altında olanları (köleleri) özgürleştirmek’, ‘on veya 60 açı doyurmak’ veya ‘on veya 60 gün peşpeşe aç kalmak’, ‘ötekine’ nasıl bir bakışın ifadesidir? (bkz. ‘Sosyal İslam’ başlıklı makele).
Acaba Kur’an ‘doyurulması gerekenler’ ile ‘Allah’ın yüzü’ (vechillah) arasında neden ilişki kuruyor? (İnsan; 76/9) Sonra “Sizden beni doyurmanızı istemiyorum, sizden rızık da istemiyorum” (Zariyat: 51/57) diyor. Bu nasıl bir teolojidir?

'99 Koyun, 1 Koyun' (Kıssa)

“Davud’un huzuruna gelen iki davacı olayından haberin var mı? Hani duvarı tırmanarak Davud’un yanına gelmişlerdi de onlardan korkmuştu. Davud’a: “Korkma!” demişlerdi. “Biz iki davacıyız, birimiz diğerine zulmetti. Sen aramızda adaletle karar ver, haksızlık yapma, aramızı bularak bize doğru yolu göster.” Ardından: “Bu benim kardeşim, onun 99 koyunu benimse 1 koyunum var. ‘Onu da bana ver’ diye tutturdu ve dediğini de yaptırdı.” diye anlattı. Davud dedi ki: “Koyununu kendi koyunlarına katmak istemekle doğrusu sana zulmetmiş. Zaten toplumda birçok kişi birbirine böyle zülmediyor. İman edip iyilik, güzellik, doğruluktan ayrılmayanlar ancak uzak kalabiliyor. Ama onlar da maalesef çok az…” Davud kendisini imtihan ettiğimizi sanmıştı. Hemen Rabbinden af diledi, rükû ederek yere kapandı ve O’na yöneldi” (Sad, 21-24 ayetler).

14.8.12

Kur'an Kadınlara Ne Getirdi?


Kimi çevrelerde yaygın olan kanıya göre “İslam’da kadının adı yok”tur. Bu iddiaya bakarak İslam’da kadının adının olduğunu, en başka “Nisa” suresi diye özel olarak kadınlara sure ayrıldığını vs. savunup, İslam’da kadına ne kadar çok önem verildiğini anlatacak değilim. Bu gereğinden çok yapılıyor zaten.
Bu yazıda değinmek istediğim asıl konu Kur’an’da kadın-erkek ilişkileri ile ilgili hükümlerin neredeyse tamamının “kadınların lehine erkeklerin aleyhine olduğunu” göstermektir. Çünkü Kur’an kendi “etkin tarihi” içinde okunduğunda kadınlarla ilgili her inen ayette bir hakkın erkeklerden alınıp kadınlara verildiği görülür ve Kur’an’ın nüzül sereci tamamlandığında artık kadın ile erkek arasında bir farkın kalmadığını görürüz.

1.6.12

Nazım' diyor ki:



Bizim avludan mı kalkacak cenazem?
Nasıl indireceksiniz beni üçüncü kattan?
Asansöre sığmaz tabut,
merdivenler daracık

Belki avluda dizboyu güneş ve güvercinler olacak,
belki kar yağacak çocuk çığlıklarıyla dolu,
belki ıslak asfaltıyla yağmur.
Ve avluda çöp bidonları duracak her zamanki gibi.

Kamyona, yerli gelenekle,yüzüm açık yükleneceksem,
bir şey damlayabilir alnıma bir güvercinden; uğurdur.
Bando gelse de, gelmese de çocuklar gelecek yanıma,
meraklıdır ölülere çocuklar.

Bakacak arkamdan mutfak penceremiz.
Balkonumuz geçirecek beni çamaşırlarıyla.
Ben bu avluda bahtiyar yaşadım bilemediğiniz kadar.
Avludaşlarım, uzun ömürler dilerim hepinize...

CENAZE MERASİMİM

FURUĞ FERRUZZAD

İranlı şair Furuğ Ferruhzad, 5 Ocak 1935'te Tahran'da doğdu, 13 Şubat 1967'de bir trafik kazasında öldü. Fars kadın şiirinin öncüsüdür.

'ah ne denli dingin ve gururla geçiyordu
garip bir su akıntısı gibi
bu terk edilmiş sessiz Cumalarda
bu sıkıntılı evlerde
benim yaşamım
aaah ne denli dingin ve gururla geçiyordu...'

YAPITLARI
Tutsak (1952)
Duvar (1956)
İsyan (1957)
Yeniden Doğuş (1963)
Seçme Şiirler (1964)
İnanalım Soğuk Mevsimin Başlangıcına (1974, ö.s.)


TÜRKÇE'DE FURUĞ FERRUHZAD
Sonsuz Günbatımı, Furuğ Ferruhzad, Çeviri: Onat Kutlar-Celal Hosrovşahi, Ada Yayınları, İstanbul, 1989 Ve Yaralarım Aşktandır, Furuğ Ferruhzad, Çeviri: Haşim Hüsrevşahi, Öteki Yayınevi, Ankara,1999 Furuğ-i Ferruhzad Bütün Şiirleri, Çeviri: Kutlukhan Eren, Şule Yayınları, İstanbul, 1999 Bir Başka Doğuş, Furuğ-i Ferruhzad, Çeviri: Hatice Gülcan Topkaya, Om Yayınları, İstanbul, 2002


ŞİİRLERİ

Akbaba
Cuma
İnanalım Soğuk Mevsimin Başlangıcına
Kızıl Gül
Pencere
Rüzgâr Bizi Götürecek
Tutsak
Yeniden Merhaba Diyeceğim Güneşe
Yeryüzü Ayetleri
Yeşil Düş


22.5.12

TAROT' UN TARİHİ

Tarot'un gerçek tarihçesi, tıpkı kartların anlamları gibi hemen hemen gizlidir. Bu konuda pek çok açıklama getirilmeye çalışılsa da, kesin bir bilgi yoktur. Kartların çizimine M.S. 618 tarihinde Çin'de egemen olan Tang hanedanı zamanındaki paraların örnek alındığı zannedilmektedir.

Kartlar yüzyıllar boyu değişik kültürlerde pek çok şekle bürünmüşsede, sembolik figürleri değişmemiştir.

Dünyayı dolaşan Çingeneler sayesinde, Tarotun böylesine yaygın hale gelmesinin sağlandığı düşünülmektedir. Aslında Avrupa'da 1550 yılına kadar çingeneler belli bir nufüsa erişememişlerdi . Oysa Tarot bir asır kadar evvel Avrupa'nın hemen hemen tüm ülkelerinde bilinmekteydi. Böyle düşünülecek olursa Tarot'la Çingeneler arasındaki ilişki zayıflamakta fakat iki asırlık zaman dilimi içinde Tarot'un yayılması Çingenelerin Avrupa'da görülmeleriyle aynı zamana denk gelmektedir.

Başka bir açıklamaya göre ise M.S. 710 yılında İspanya'ya giren ve 1492'ye kadar burada kalan Arapların bu kartları Avrupa'ya getirdiği şeklindedir. İspanya'nın Müslümanlardan Hristiyanlara geçmesi ile sadece bir şehirde binlerce kitap Hristiyan alemine devrolmuştur. Buna rağmen Arapların ünlü Binbir gece masalları'nda Tarot'a rastlanmaması bu olasılığıda ortadan kaldırmaktadır.

Bu konuda her ne düşünülürse düşünülsün, insanlar her zaman geleceği merak etmiştir. Geleceği öğrenmek için her zaman çeşitli yöntemler geliştirmiş ve zaman zaman bu yöntemlerden yararlanmaya çalışmıştır. Bu yöntemlerin en tanınmışı olan Tarot yüzyıllardır başarılı sonuçlar vermiştir. Tarot'tan istenilen faydayı sağlamak için en önemli adım kartların anlamlarına inanmaktır. Yaşadıklarımızı ve geleceği hiç birimiz değiştiremeyiz. Fakat kartlara verdiğimiz enerji sayesinde, danıştığımız sorulara alacağımız cevaplarla merak ettiklerimizi yanıtlayabilir ve yönümüzü çizebiliriz.

Tarot destesi Büyük Arkana (22 kart) ve Küçük Arkana (56 kart) olarak ikiye ayrılır.

Büyük arkana özel ve anlamlı durumları tanımlamaktadır. Romen rakkamlarıyla 0 ve 1-21 olarak
numaralandırılmışlardır. Bu destede, Deli, Büyücü, Başrahibe, İmparotiçe, İmparator, Başrahip, Aşıklar, Savaş Arabası, Kuvvet, Münzevi, Kader Çarkı, Adalet, Asılmış Adam, Ölüm, Denge, Şeytan , Yıkılan Kule, Yıldız, Ay, Güneş, Uyanış ve Dünya kartları bulunmaktadır.

Bu kartlar hayattaki derslerin manevi anlamlarını gösterir. Kartlar ayrıca, psikolojik karakterin, maneviyet ya da ruhumuzun farklı kısımlarının tasvirleridir.

Küçük Arkana ise 56 karttan oluşmaktadır. 10 kart Asalar, 10 kart Kılıçlar, 10 kart Kupalar, 10 Tılsımlar ve geriye kalan 16 kart ise Saraylı Kartları'dır. Küçük Arkana günlük yaşamımızdaki koşulları ve olayları anlatır.

Asalardan oluşan kartlar; başarı, savunma, mücadele etme ve rekabeti anlatmaktadır. Kupalar; sevgi alışverişini ve sevdiğimiz birini çevreleyen olayları gösteren hayatın duygusal yönleriyle ilgilidir. Bu kartlarda hayatımızın iniş, çıkışlarını, ilişkileri, aşkı ve aileyi görürüz. Kılıçlarda ise problemnler ve güçlükler ana temalardır. Tılsımlar ise bize hayatın pratik, gerçekçi maddesel yönünü göstermektedir.


kaynak: falcı.com